TEK EBEVEYN OLMAK
Toplumsal değişim sürecinde günlük yaşamda ve ailede meydana gelen değişimler sonucunda tek ebeveynli ailelerin oranında artış yaşanmıştır. Tek ebeveynli aile ebeveynlerden birinin, çoğu zaman annenin, çocuğun bakımı ve sorumluluğunu tek başına üstlendiği aile biçimidir. Boşanma, eşlerden birinin vefatı veya tercih sonucunda oluşabilen tek ebeveynli ailelerin diğer aile biçimlerinden farklı sorunları bulunmaktadır.
Aile kurumunun değişimi ve yeni aile formlarının ortaya çıkışı toplumsal değişimin ürünüdür. Görülen önemli değişimlerin başında tek ebeveynli ailelerin artışı gelmektedir. Tek ebeveynli aile, bir ebeveyn ile yaşayan çocuk ya da çocuklardan oluşan aile olarak tanımlanmaktadır. Tek ebeveynli aile formunun ortaya çıkmasına neden olan etkenlere baktığımızda ebeveynlerden birinin ölümü, uzun süren ya da sürekli yokluğu veya boşanma ve tercih durumu gibi faktörler görülmektedir. Tek ebeveynli ailelerin, ebeveynlerin bir arada yaşadığı ailelere göre duygusal, psikolojik, sosyal ve ekonomik olarak farklılaşan ve benzerlik gösteren ihtiyaçları bulunmaktadır (Kalaycı, 2011: 17-18). Tüm dünyada ve ülkemizde boşanmaların hızla arttığı görülmektedir. Boşanmaların yarattığı en önemli sorunlardan birisi çocukların sorumluluğunun tek ebeveyn tarafından alınması ya da ebeveynlerin hiçbirinin sorumluluk almaması şeklinde olduğu görülmektedir. Bu durumun yaygınlığı sanayi ve post-sanayi toplumunun karakteristik bir özelliği haline gelmiştir (Aktay,1991:184). Boşanmanın yükselişiyle beraber Batı ülkelerinde de tek ebeveynli aile tarzı yaygınlaşmaktadır. OECD ülkelerinde tüm çocukların yaklaşık %15’i tek ebeveynlidir. Bugün OECD ülkelerinde boşanmış ailelerin önemli oranı çocuk sahibidir (OECD, 2011). Tek ebeveynli ailelerin çoğunluğunu anneler ve çocukları oluşturmaktadır. Tek ebeveynli aile olmak anneleri akademik başarısızlığının yanında stres, dışlanma ve yalnızlaşma gibi riskler ile karşı karşıya getirmektedir. Bu anlamda özellikle olmayan babanın aile ilişkilerini zayıflattığı dikkat çekmektedir. Amerika’da artan boşanma oranları ile birlikte tek ebeveynli ailelerin oranında ciddi bir artış görülmektedir. Amerika’da doğan çocukların hemen hemen yarısının 18 yaşına girmeden en az bir süre tek ebeveynli ailede yaşayacakları öngörülmektedir (Çaki, 2016: 281).
Türkiye’de ve birçok ülkede boşanmalarda velayetin anneye verilmesi tek ebeveynli ailelerin çoğunlukla anne ve çocuklardan oluşmasında etkili olmaktadır. Tek ebeveynli ailelerde diğer ebeveynin yokluğu nedeni ile ailede kalan tek ebeveyn, olmayan ebeveynin görevlerini yerine getirmeye çalışmakta, sosyal, ekonomik ve psikolojik olarak daha fazla sorumluluk ve görev almaktadır.
ERGENLİK DÖNEMİ VE TEK EBEVEYNLİK
Ana baba tutumlarının yanlış ya da yetersiz olması ergenin kendisini güvensiz bir dünya içerisinde algılamasına ve kendisini eksik, güçsüz, yalnız, küskün ve mutsuz hissetmesine sebep olur. Yetişkinliğe geçiş evresi olan bu dönemde ergen hem bağımsız olmak hem de anne babasının yanında güvende olmak ister. Bu karmaşık duygular içerisinde olan ergene yönelik anne baba tutumları onun duygusal gelişimi üzerinde oldukça etkilidir. Olumlu anne baba tutumları ergenin duygusal gelişimini olumlu yönde desteklerken, olumsuz anne baba tutumları duygusal geçiş sürecini daha fazla olumsuz etkileyebilir. Bu dönemin özellikleri nedeniyle boşanma, ölüm ya da terk edilme gibi nedenlerle tek ebeveyn ile yaşamak zorunda kalan ergen ve aile açısından zorluklar yaşanabilmektedir. Ergenlik döneminin gelişimsel açıdan özel bir süreci kapsaması nedeniyle tek ebeveyn olan ailelerde özellikle tek ebeveyn üzerindeki yükün artması ve ebeveynin daha stresli olması söz konusudur. Dolayısıyla ebeveynin stresi ergenle olan iletişimine olumsuz yansıyabilir. Bu nedenle farklı nedenler ile tek ebeveynli olan ailelerin daha fazla destek almaları gerekebilir.